Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Bursa, son günlerde kayda geçen 21 depremle sarsıldı. En büyüğü Gemlik Körfezi’nde 5.1 olarak kaydedilen depremlerin Bursa için risk oluşturup oluşturmayacağı merak edilirken, bölgede bir de yeni fay bulunduğu haberleri geldi. 134 yıl önce yani 1850’de ve ondan hemen 5 yıl sonra 1855’te Bursa merkezli 2 büyük deprem yaşandı. Bu depremler 1900’den sonra kurulan deprem araştırma ağından önce yaşandığından büyüklük ve merkez üssü tam olarak bilinmiyordu. Ancak uzmanlar bölgede bu depremleri üretme potansiyeli olan fayları incelerken yapılan bir araştırma, Bursa Ovası içindeki yeni fayın tespit edilmesini sağladı. Kayapa-Yenişehir arasındaki 25 noktada sismik ölçüm yapıldı. 95 kilometre uzunluğunda aktif bir fayın olduğu ve bu fayın 7’den büyük bir deprem üretebileceği belirtildi. Bölgede yapılacak paleosismik araştırmalar henüz başlamamış olsa da, cevapsız soruların yanıtları alüvyon toprağının altında bulunabilir. Bursa’da son günlerde olan depremleri ve bu depremlerin yeni bulunan fay hattıyla ilişkisi olup olmadığını Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış ile Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen Milliyet.com.tr’ye açıkladı.
3,4 VE 5’TEN BÜYÜK DEPREMLER NEYE İŞARET EDİYOR?
Gemlik Körfezi’nde 2023 yılının son aylarında yani 4 Aralık 2023’te 5.1 büyüklüğünde bir sarsıntı meydana gelmiş ve daha küçük depremler de bu depremi takip etmişti. Özellikle Marmara Bölgesi için sürekli konuşulan olası büyük deprem riski, bu sarsıntılarla akıllarda yeni soru işaretleri bıraktı. Konuyu değerlendiren uzmanların, 3’ten büyük depremlerle ilgili görüşleri ise dikkat çekici.
Prof. Dr. Şerif Barış: Bu depremler aktif fay zonunda sürekli olan, geri plan depremsellik dediğimiz herhangi bir özelliği olmayan depremlerdir. Bunlara bakarak bir bölgenin deprem riski hakkında fazla bir şey söylemek mümkün değil. Bu depremler zaman zaman farklı fay zonlarında aynı anda olabilir. Hatta birbirini takip ederek de olabilir. Çünkü Türkiye, Alp-Himalaya tektonik kuşağı üzerinde. Dolayısıyla Çanakkale’de ya da Gemlik’te olan bir depremin birbiriyle alakası olmadığı gibi, aynı anda ülkenin farklı kesimlerinde aktif fay zonunda bu tip depremlerin olması normaldir. 4 veya 5 büyüklüğündeki depremlere bakılacak olursa, genelde Türkiye’de büyük depremlerin kısa zaman öncesinde, bu tür öncü deprem etkinliği olan deprem sayısı çok azdır. Ülkemizde son 123 yılda meydana gelen büyük depremlerin öncesinde bu tür öncü deprem niteliği taşıyacak nitelikte depremler çok sık olmadı. 2006’da Gemlik’teki 5.6 büyüklüğünde bir deprem oldu, onun arkasından da benzer etkinlikler sürdü. Ancak büyük deprem olmadı. Bu nedenle aktif fay zonlarında bu tür depremlerin olması olağan.
Doç. Dr. Bülent Özmen: Meydana gelen depremler Gemlik Körfezi için de deprem üretme potansiyeli olan fayların olduğunu bize hatırlattı. Marmara Denizi’nin kuzeyindeki faylar kadar tehlikeli olmasa da, kayma hızı kuzeydeki faylara göre daha düşük olsa da, vakti zamanı geldiğinde büyük bir deprem üretebileceği mesajını vermiştir. Bu bölgede zaman zaman örneğin 6 Şubat 2022 tarihinde olduğu gibi 4.1 büyüklüğündeki depremler oluyor. 17 Aralık 2023’te Marmara Denizi’nde Çınarcık açıklarında 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Son aylarda meydana gelen bu ve benzeri büyüklükteki depremler Bursa için bir risk oluşturmaz. Ancak depremlerin büyüklüğü 6.0 ve daha fazla olursa başta Gemlik Körfezi’ne kıyısı bulunan yerleşim birimleri olmak üzere Bursa dahil körfeze yakın yerleşimlere hasar verme olasılığı yüksek. Çanakkale’nin Biga ilçesinin hemen kuzey batısında 4 Şubat 2024’te bu yana çok sayıda küçük deprem meydana geldi. Bu mikro depremlerin olduğu yerde de jeolojik-jeofizik incelemeler yapılarak henüz haritalanmamış diri fayın belirlenerek haritalanması gerekir.
BULUNAN YENİ FAYIN BU DEPREMLERLE İLGİSİ VAR MI?
Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu önderliğinde yapılan, Eskişehir Teknik Üniversitesi ve Kocaeli Üniversitesi’nin de yer aldığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) Ulusal Deprem Araştırma Programı (UDAP) kapsamında desteklenen proje kapsamında yeni bir aktif fayın bulunduğunu belirten Doç. Dr. Bülent Özmen, bu durumun başta Bursa olmak üzere Marmara Bölgesi’nin deprem tehlikesi ve riski açısından son derece önemli olduğuna dikkat çekti.
“Her ne kadar tam zamanını bilemesek de bu yeni keşfedilen fayın 7.3 büyüklüğüne kadar deprem üretebileceği ortaya konuldu. Bu büyüklükteki bir depremin meydana gelmesi halinde başta Bursa kent merkezi olmak üzere bölgeye yakın bütün yerleşim birimlerinde önemli sayıda can kaybı ve mal kaybı yaşanacaktır. Bursa’da bulunan fayın son depremlerle herhangi bir ilgisi yok. Doğada var olan fakat varlığı ancak yeni çalışmayla ortaya konan bir fay şeklinde düşünmek gerekir.” – Doç. Dr. Bülent Özmen
‘TÜRKİYE’DE HER BÜYÜK DEPREMİN ÖNCÜSÜ YOK’
6 Şubat depremlerinden 3 ay öncesine kadar bölgede 4’ten büyük depremler kaydedilmiş, bu depremlerin öncü olup olmadığı ise büyük deprem olduktan sonra nitelik kazanmıştı. Türkiye’deki büyük depremlerden önce öncü deprem kaydedilip kaydedilmediğine ilişkin soruları da yanıtlayan Doç. Dr. Bülent Özmen, her büyük depremden önce öncü deprem olmadığının altını çizdi.
Doç. Dr. Bülent Özmen açıklamasında, “Depremler maalesef belli bir düzen içinde meydana gelmiyor. Bazen büyük bir deprem öncesi sessizlikte olabiliyor. Yani öncesinde hiç deprem olmadan büyük bir depremde oluşabilir. Büyük bir deprem olmadan önce bazen ‘öncü şok’ diye ifade edilen depremler oluyor ve sonrasında büyük bir deprem meydana geliyor. Fakat biz hiçbir zaman bu depremin öncü bir deprem olduğunu bilemiyoruz. Ancak büyük bir deprem meydana geldikten sonra öncesinde meydana gelen depremlerin öncü deprem olduğunuz anlayabiliyoruz” sözlerine yer verdi.
‘DEPREMSELLİK DEĞİL DEPREM ÖLÇÜM İSTASYONU ARTTI’
Prof. Dr. Şerif Barış, Bursa’da ve Marmara Bölgesi’nde olan depremlerin son dönemde sıklaşmasına ilişkin çarpıcı bir bilgi de paylaştı. Bu depremlerin bölgenin depremselliğine ilişkin ne anlattığını değerlendiren Prof. Dr. Barış şu sözlerle konuşmasını noktaladı:
“Marmara Bölgesi, Kandilli Rasathanesi tarafından 1976’dan beri 9 istasyonla izleniyor. 2003 yılı sonuna kadar yaklaşık 40 istasyonla Marmara Bölgesi’ni gözlemliyorduk. Zaman zaman bu tür deprem etkinlikleri Marmara’da olur. 16 istasyonla sürekli izlediğimiz deprem ağı 17 Ağustos Depremi’nde de öncü deprem kaydetmedi. Marmara’da yaşayan insanlar bu küçük depremlere bakarak büyük depreme ilişkin bir şey öğrenemezler. Marmara’daki deprem sayısının artması, depremselliğin artmasından değil, kurulan istasyon sayısının artmasından kaynaklı. Ne kadar çok istasyon olursa, kaydettiğiniz depremlerin aletsel büyüklüğü çok daha küçüğe iner ve dolasıyla kaydedilen deprem sayısı çok artar. Deprem uzmanı yani sismolog olmayanların bu tür depremlerin sayısına bakarak yıllara göre karşılaştırmaları çok yanlış olur. Kurulan deprem istasyonunun tarihini ve sayısını bilmeden yorumlamak yanlıştır.”